CNN'in haberine göre, 30 dakikalık bir konferansta konuşan Dong, "Tayvan'ın bağımsızlığını engellemek ve böyle bir komplonun asla başarıya ulaşmamasını sağlamak için kararlı adımlar atacağız" dedi ve açık bir şekilde "dış müdahaleci güçleri" silah satmakla ve Tayvan ile "yasadışı resmi temaslarda bulunmakla" suçladı. Dong'un bu sözlerinin ABD'yi hedef aldığı biliniyor.
Çin'in barışçıl 'yeniden birleşmeye' bağlı kalmaya devam ettiğini ifade eden Dong, "Fakat bu durum, Tayvan'ın bağımsızlığını savunan ayrılıkçılar ve yabancı güçler tarafından giderek daha fazla aşındırılıyor" ifadelerini kullandı.
Cuma günü Dong'la yaptığı toplantıda ABD savunma şefi Lloyd Austin, Çin'i "Tayvan'ın normal, rutin demokratik sürecin bir parçası olan siyasi geçişini zorlayıcı hareketlerde bulunmaması" konusunda uyarmıştı.
Çin'in iktidardaki Komünist Partisi, hiçbir zaman kontrol edememesine ve gerekirse güç kullanarak onunla "yeniden birleşme" sözü vermesine rağmen Tayvan demokrasisinin kendisine ait olduğunu iddia ediyor. Tayvan'ın yeni Başkanı Lai Ching-te ve partisi Demokratik İlerleme Partisi (DPP), Tayvan'ın egemenliğini savundukları için Pekin tarafından açıkça nefret ediliyor.
Lai, mevcut statükodan yana olduğunu belirterek, "Tayvan'ın zaten bağımsız ve egemen bir ülke olduğunu", dolayısıyla bağımsızlık ilan etmek için "hiçbir plan ya da ihtiyaç olmadığını" ifade etti. ABD ayrıca uzun süredir devam eden politikası gereği Tayvan'ın bağımsızlığını veya Tayvan Boğazı'ndaki statükonun tek taraflı olarak değiştirilmesini desteklemiyor.
Çinli Bakan Dong, Pekin'in bu konudaki siyasi dilini tekrar eder bir nitelikte şu açıklamada bulundu:
“Tayvan'daki DPP yetkilileri giderek artan bir şekilde ayrılmanın peşinde. Tayvan'daki Çinli kimliklerini silmeye ve Tayvan Boğazı boyunca sosyal, tarihi ve kültürel bağları koparmaya kararlılar"
Anketler, giderek artan sayıda ada halkının, özellikle de gençlerin, kendilerini açıkça Tayvanlı olarak gördüklerini ve Tayvan demokrasisiyle karşılaştırıldığında otoriter tek partili bir devlet olan Çin'in bir parçası olmayı arzulamadıklarını gösteriyor. Artık %10'dan azı acil veya nihai birleşmeyi destekliyor ve yalnızca %3'ü kendisini öncelikli olarak Çinli olarak tanımlıyor; %67'si ise kendisini öncelikle Tayvanlı olarak görüyor.